Bundan iki yıl önce Doğu Ekspresiyle Karadeniz turu yaptım evet evet yanlış okumadınız doğu ekspresiyle karadeniz turu yaptım.
Şöyle bir oturun. Hazırsanız anlatmaya başlıyorum.
Sömestr tatili yaklaşırken aklımızda bir plan vardı: Trenle Karsa gitmek!
Planlama düşünme gibi şeyleri atlayıp hemen olaya geliyorum. Karlı bir Ankara sabahına uyandıktan sonra 16 ocak pazartesi günü yola çıktık, normal şartlarda 25saat süren tren yolculuğu kış şartları dolayısıyla 30 32e yakın sürecekti. Bunca yolu bir başımıza geçirmek olmaz diye düşünerek trendeki insanlarla muhabbet ederken onlara mutluluğumuzu bir hayalin peşinden yola çıktığımızı ve tek amacımızın Arpaçay kanyonunda çay içmek olduğunu söyledik. Bir çay içip dönecektik aslında.
Sivasa geldiğimizde trene binen Birkanla tanıştık. Birkan, Karsın Karakaş köyünde öğretmenmiş. Sabaha kadar birlikte gezdiğimiz yerlerden, gezmek istediğimiz yerlerden ve hayallerimizden konuştuk. Çalıştığı köyün ani harabelerinin bulunduğu yerin yolunun üstünde olduğunu ve istersek köye vardıktan sonra arabasıyla bizi aniye götürebileceğini söyledi. Buna çok sevindik. Kendimize hem rehber, hem şoför hemde yeni bir arkadaş bulmuştuk.
Sabah olduğunda Birkan çalıştığı okulun müdürünü arayarak akşama orada olacağını ve misafirleri olduğunu bunun için evinin önünü (karla kapanan kapısını) temizlemesini rica etti. Telefondaki müdür ise tüm yolların kapalı olduğunu ve köye ulaşımın olmadığını Birkan hocanın en azından birkaç gün merkezdeki öğretmenevinde kalmasının iyi olacağını söyledi. Bu görüşmeden sonra yıkılmıştık.. Artık Karsa gitmenin bizim için bir anlamı kalmamıştı. Aniye gidemeyeceksek Çıldırda balık tutanlarla sohbet edip göl balığı yiyemeyeceksek bunca yolu gelmiş olmanın ne anlamı vardı. Kazlar kaşarlar ruslardan kalma caddeler ve hatta kars kalesi artık bizim için hepsi önemini yitirmişti.
Karstaki yolların kapandığı haberini aldıktan sonra trenin geçiş güzergahı üstünde kendimize yer aramaya başladık. Canımız sıkkın trenin arkasına geçip bir sigara tüttürelim derken trenin kapısının önünde epey bir üşüdük sonra üşümeyle birlikte bir ışık geldi Naz heyecanla bana dönerek buldum! "Kedinin damdan dama atlarken donduğu şehre gideceğiz" dedi. Bu bir bilmece miydi? Hıı.. Biraz düşündükten sonra bir şey bulamayınca Naz bir türkü mırıldanmaya başladı
Hele Dadaş Hoşmusan
Dolu Musan Boşmusan
Ayakların Yan Basir
Yoksa Sen Şarhoşmusan
Gezi rehberinden anı defteri... Gezip gördüğün yerleri böyle sohbet havasında yazman bizim için okumak değil, dinlemek gibi bir etki yaratıyor diyebilirim :)
YanıtlaSil